Dünyada her yıl binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olan zatürre, önlenebilir hastalık. Beslenme, uyku düzeni, alkol ve sigaradan uzak kaliteli bir yaşam sürüp, vücut direncini güçlü tutmak hastalığa yakalanma riskini büyük oranda azaltıyor. Zatürre hakkında Özel Sevgi Hastanesi Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Banu Özdemir Genç bilgilendiriyor.
Pnömoni yani halk arasında bilinen adıyla zatürre, akciğer dokusunun iltihaplanması sonucu oluşuyor. Başta bakteriler olmak üzere, çeşitli mikroorganizmalar bu hastalığın ortaya çıkmasına yol açıyor. Bazı zatürre türlerinde hasta kişilerden sağlıklı olanlara doğrudan bulaşma riski bulunuyor. Genellikle hastanın kendi. vücudunda bulunan mikroplar zatürreye neden olmaktadır.
Bu mikroplar sağlıklı bir kişide zatürre yapmazken, herhangi bir nedenle vücut direnci kırıldığında akciğerlerde iltihap oluşturabiliyor. Dolayısıyla zatürreden korunmada bağışıklık sisteminin güçlü ve sağlıklı olması büyük önem taşıyor. Günümüzün en önemli sağlık problemlerinden biri olan zatürre her yaş grubunda görülebilmektedir.
Nasıl bulaşıyor?
Virüs kökenli zatürre, bakteri kökenli olanlarla oranla daha çok bulaşıyor. Zatürreli bir hasta hapşırık yada öksürük yoluyla mikroorganizmaları ortam havası yayabiliyor. Bunu soluyan bir başkası da özellikle de vücut direnci zayıfsa zatürreye yakalanabiliyor.
Nasıl belirti veriyor?
Çok spesifik olmamakla beraber zatürre, genellikle titreme, ateş, halsizlik, öksürük, göğsün yan tarafında ağrı, balgam çıkarma, nefes darlığı, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtmektedir.
Tanı ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Zatürre tanısının konulmasında kişinin şikayet ve yakınmaları büyük önem taşıyor. Ateş en önemli belirti oluyor. Bazen balgamlı, bazen de kuru öksürük görülebiliyor. Balgam yeşil, sarı veya paslı kirli renkte olabiliyor. Göğüs ağrısı, üşüme, titreme, bazen de solunum güçlüğü ile birlikte nefes darlığı yaşanıyor. Bu bulguların görüldüğü kişilerde mutlaka zatürreden şüphelenmek gerektiğini belirterek, şunlara dikkat edilmesi gerekiyor; “Yaşlı hastalarda bazen zatürre çok silik seyredebiliyor. Bu belirtiler olmadığı gibi sadece kişilik değişikliği, depresif hal bile hastalığı işaret edebiliyor. O yüzden yaşlı hastalarda şüphelenme eşiğini daha da düşürmek gerekiyor. Hastaların fizik muayenesinde zatürreye ait bir takım bulgular çıkmaktadır. Ayırıcı tanı için akciğer grafisi çekilmektedir. Hastalık tüberküloz ve akciğer kanseriyle karıştırılabiliyor. Özellikle geçmeyen, gerilemeyen zatürre vakalarında altta yatan bir kanser hastalığının olup olmadığına da bakılması gerekmektedir. Hastalığın tedavisinde muhtemel sebepler göz önüne alınarak karar verilmektedir. Tedavide, sıklıkla antibiyotik, zaman zaman da antiviral yada antifungal ilaçlar kullanılmaktadır.”
Kimler risk altında?
Zatürre açısından riskli grupta olan kişiler şöyle sıralanıyor; 65 yaş üstü yaşlılar, Koah benzeri kronik akciğer hastalığı, diyabet, kronik böbrek ve kalp hastalığı olanlar, kemoterapi alan yada immün sistem bozukluğu olan kişiler, alkolikler, bakım evinde kalanlar, kötü beslenenler, ağız hijyeni yetersiz kişiler ile şuuru kapalı veya yatalak hastalar. Bu hastalar zatürre için riskli grubu oluşturmaktadır.
Zatürreyle gelen tehlikeler
Akciğer gibi hayati bir organda ortaya çıkan zatürre, hastalığın beraberinde yada sonrasında birtakım rahatsızlıklara da zemin hazırlamaktadır.