Özel İzmiryolu Sevgi Hastanesi Kulak Burun Boğaz uzmanı Doç.Dr. Ahmet EYİBİLEN çocuklarda ve yetişkinlerde işitme sorunu hakkında bilgilendiriyor.

İşitme ortamda bulunan ses dalgalarının beyin tarafından tanınıp sesin durumuna göre canlının sosyal çevreyle ilişkisini düzenlemesine yardımcı olan bir duyudur. Özellikle çocukluk çağında erken başlayan işitme kayıplarında konuşma da etkilenir. İşitemeyen ve konuşamayan çocuk zamanla toplumdan izole olur; topluma rahatlıkla kazandırılabilecek bir birey kaybedilmiş olur. Ülkemizde yıllardır yeni doğan işitme taraması başarıyla uygulanmaktadır. Bu uygulama doğuştan var olan işitme kaybı ya da işitme azlığının erken tanınmasına yol açar. Ne yazık ki, doğumda normal olan işitme yaşamın ilerleyen yıllarında herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. İşitemeyen çocuk geç öğrenir, geç konuşur, sosyal iletişimde ve sosyal ilişkilerde sıkıntı çeker. Yetişkinlerde ise daha çok sosyal izolasyonla sonuçlanır. Bu nedenle işitme kaybı ya da azlığı erken fark edilmelidir.

İşitme azlığı yaşamın ilerleyen yıllarında genellikle iki şekilde ortaya çıkar: i. doğrudan iç kulak tipi işitme azlığı, ii. dış kulak ve orta kulak hastalıklarına bağlı işitme azlığı. İç kulak tipi işitme azlıkları çoğunlukla geriye dönüşümsüz olup kalıcıdır. Seviyesine göre işitme cihazı ile rehabilite edilir. Dış kulak yolu ve orta kulak hastalıklarına bağlı olanlar ise önlenebilir işitme azlıklarıdır. Burada kulak enfeksiyonları ön plana çıkar. Tedavi edilmeyen, sık tekrarlayan kulak enfeksiyonları işitme kaybıyla sonuçlanabilir.

Okul öncesi dönemde çocuklarda işitme azlığı anne-babanın dikkati sonucu fark edilir. Özellikle bir anne çocuğunun duymadığını söylüyorsa muhakkak ciddiyetle ele alınıp araştırılmalıdır. İşitemeyen çocuğun sese yanıtı geç olur ya da söylenenleri tekrarlatır. Televizyon izleyen bir çocuksa televizyonun sesini fazla açar ya da televizyona çok yakın oturur. Çocuk nadiren kendisi de söyleyebilir. Konuşmaya başlamamış çocuksa duymanın azlığına bağlı bakışlar ses uyarısı karşısında anlamsızlaşır ve sese tepki vermez. Öğrenme ve konuşma gecikir. Anne ve baba çocuklarının duymadığından şüpheleniyorsa KBB muayenesi yaptırmalıdır. Okul öncesi çocuklarda işitme azlığının en önemli nedeni iç kulak tipi işitme kayıpları ve orta kulakta sıvı toplanmasına bağlı işitme kayıplarıdır. İç kulak tipi işitme kayıpları erken fark edilmeli ve çocuğun işitmesi cihazla rehabilite edilmelidir. İşitme azlığının nedeni orta kulakta sıvı toplanması ise bir süre takip edilmesi, düzelmezse kulak zarına geçici tüp yerleştirilmesi gerekir.

Okul dönemi çocuklarında işitme azlığında daha çok okul başarısı etkilenir. İşitemeyen çocuk derse karşı ilgisizleşir ve okul başarısı düşer. Burada öğretmenler ön plana çıkar. Özellikle başarılı bir öğrenci zamanla başarısız oluyorsa işitme yönüyle de değerlendirilmelidir. İşitme kaybının nedeni bulunmalı ve tedavi edilmelidir.

Yetişkinlerde işitme azlığı çocukluktan beri süregelen orta kulak hastalıklarına bağlı olabileceği gibi bu dönemde de ortaya çıkabilir. İşitme azlığı nedeni muhakkak araştırılmalıdır. Özellikle bu dönemde tek taraflı işitme kayıpları nedenini bilmediğimiz ani işitme kayıplarına bağlı olabilir. Ani işitme kayıplarında en önemli silahımız erken fark edilip tedaviye erken başlanmasıdır. Gençlerde ve yetişkinlerde tek taraflı işitme kaybının en önemli nedenlerinden biri de nazofarenks (geniz) kanserleridir ve orta kulakta sıvı varlığı ile belirir. Ancak Balıkesir ve çevresinde genç ve yetişkinlerde enfeksiyonlara bağlı kulakta sıvı toplanması ve işitme kaybı azımsanamayacak kadar çoktur.